Son Ada - Zülfü Livaneli

Can Yüksel

Erdoğancan Yüksel

4 dakika 19 saniye okuma süresi

Kırk evden oluşan ada sakinlerinin huzur içinde izole bir hayat yaşarken eski bir devlet başkanının emeklilik yıllarını geçirmek üzere adaya gelmesiyle adadaki yaşamın ve doğal düzenin değişmesini anlatmaktadır.

son-ada

Son Ada - Zülfü Livaneli Konusu:

Zülfü Livaneli'nin "Son Ada" adlı eseri, doğal güzelliklere sahip sakin ve dingin bir yaşantı sürülmekte olan bir adaya eski bir devlet başkanının emeklilik yıllarını geçirmek için gelmesinin ardından adanın doğal güzelliklerinin yok olmasını ve ada sakinlerinin eski huzurlu ve mutlu yaşam düzenlerinin bozulmasını anlatmaktadır.

Çok zengin bir iş adamı dingin bir doğaya sahip ve doğal güzelliklerle dolu küçük bir adayı satın almıştır. Sonrasında tek başına sıkılıp yakın çevresini de adaya çağırarak ev yapmaya teşvik etmiştir. Zengin adam gelenlerden arazi parası istememiştir. Adaya gelenler adanın ormanlarından yararlanarak doğal malzemeler ile imece usulü zengin adamınki kadar büyük olmayan evler yapmışlardır. Herkes eşine dostuna söyleye söyleye adadaki toplam ev sayısı kırk adede ulaşmıştır.

Anakaradan uzakta olan bu adaya çarşamba sabahları bir gemi gelmektedir ve bu şekilde adanın ihtiyaçları karşılanmaktadır. Dostu kadar düşmana da sahip olan ve bu nedenle yaşamını kalabalık olmayan bir yerde sürdürmeye devam etmek isteyen emekli bir başkan huzurlu ve sakin bir hayat sürmek istemiş ve bunun üzerine herkesin huzur içerisinde doğa ile iç içe yaşadığı bu adaya yerleşmiştir. Başkan gelmeden önce adada yönetimde herkes söz sahibidir. Ancak başkan geldikten sonra adayı yönetmek istemiş ve kendisini oy fazlalığıyla başkan seçtirmiştir. Başkan seçildikten sonra adadaki doğal denge ve huzurlu yaşam bozulmaya başlamıştır. Bazı ada sakinleri bu değişime boyun eğse de adada yaşayan bir kısım bu olumsuz değişime karşı koymaya çalışmıştır.

Son Ada - Zülfü Livaneli Özeti:

Ada, yeşilin binbir çeşidinin yansıdığı ormanlara sahip olup sakin ve güzel doğası ile birlikte anakaradan oldukça uzakta yer almaktadır. Haftada yalnızca bir gün uğrayan vapur dışında adanın dış dünya ile neredeyse hiç bağlantısı bulunmamaktadır. Ada birbirinin işine karışmadan huzur içinde yaşayan kırk haneden oluşmaktadır. Adanın sahibi, yıllar önce burayı satın alan zengin bir iş adamıdır. Zengin iş adamı adada güzel bir malikane yaptırarak burada yaşlanıp huzur bulmayı amaçlamıştır. Ancak zamanla canı sıkılınca, birkaç tanıdığına burada ev yapmaları için çağrıda bulunur. Gelenler, arkadaş çevrelerini de davet etmeye başlayınca, adadaki hane sayısı kırka kadar çıkmıştır. Bunun üzerine zengin iş adamı adaya gelişleri durdurmuş ve adada daha fazla ev yapılmasına izin vermemiştir. Adada kimseye isimleriyle hitap edilmez, insanlar ev numaralarıyla çağrılmaktadır. Romanın anlatıcısı, 36 numaralı evde yaşamaktadır. En yakın dostu olan yazar ise 7 numaralı evde oturmaktadır.

Aslında adanın gerçek sahipleri buraya gelen insanların aksine martılardır. Yüzlerce yıl önce bu topraklara yerleşmiş olan martılar, sonradan gelen ada sakinleriyle uyum içinde yaşamaktadır. İki taraf da yaşam alanlarını koruma konusunda sanki sessiz bir anlaşmaya varmıştır.

Adada devam etmekte olan bu huzurlu ve dingin yaşam, eski bir devlet başkanının emekli olduktan sonra huzurlu ve sakin bir yaşam sürmek istemesi ve bunun üzerine adaya yerleşmesiyle birlikte son bulmuştur. Başkan ilk iş olarak adaya medeniyet getirme amacıyla adanın ağaçlık yolunda sık dallara sahip tünel gibi gölge yapan ağaçları budatmıştır. Ardından buna itiraz edilmesi üzerine her kafadan çıkan sesin anarşiye yol açacağını savunarak ada halkının bir yönetime ihtiyaç duyduğunu öne sürmüş ve bir genel kurul oluşturmuştur. Şimdiye kadar bir yönetime gerek duymamış ve kendi aralarında uyum içinde anlaşmış olan ada sakinleri başlangıçta bu durumu yadırgasa da, birkaç kişi dışında çoğunluk bu öneriyi kabullenir. Bunun üzerine eski devlet başkanı kendisini oy fazlalığıyla başkan seçtirmiştir.

Seçilmesinin üzerinden günler geçtikten sonra başkan ada halkının karşısına yeni bir öneriyle çıkar ve adadaki martıların adanın yüzyıllardır süregelen sakinleri olarak burada bulunmalarının sona erdirilmesi gerektiğini açıklar. Martıların yok edilmesi durumunda, adanın en güzel koylarına lüks oteller ve beş yıldızlı kumarhaneler inşa edilip bol kazanç elde edileceğini söyleyerek halkı etkiler. Başkan, martıları insanların düşmanı olarak göstererek halkı buna inandırmaya çalışmaktadır. Martıların avlanmaya başlamasıyla doğanın dengesi geri döndürülemez biçimde bozulur. Duruma itiraz eden birkaç kişi olsa da, sayıca az olduklarından dolayı başkanın tehditleri karşısında geri çekilmek durumunda kalmışlardır. Önce halk tüfeklerle martıları avlamaya çalışmış, başarılı olamayınca da martıların yumurtalarını avlasınlar diye adaya tilkiler getirilmiştir. Kısa sürede çoğalan tilkiler, martıların nüfusunu hızla azaltmıştır. Martı sayısının azalması üzerine bu kez adada yılanlar ortaya çıkmıştır. Yılanlar evlere girerek insanlara zarar vermeye başlayınca, onları yok etmek için siyanürlü et getirilmiştir. Ancak bu zehirli etleri yalnızca yılanlar değil, diğer etçil hayvanlar da yediği için adadaki birçok hayvan zehirlenip ölmüştür.

Başkan ve ada halkı, son çare olarak adaya leylek getirerek yılanların sayısını azaltmayı planlar. Bunun için bir uzman çağırıp direkler diktirirler. Ancak bu kişi, ada halkını dolandırıp kaçar. Bunun üzerine artık tek çare ormanı yakmak olmuştur ve ada halkı ormanı ateşe vererek kaçan tilkileri öldürmeyi amaçlarlar. Ancak bu plan da istedikleri gibi sonuçlanmaz. Ormanda çıkan yangın büyür ve kontrolden çıkarak evleri de içine alır. Yangın sonucunda ada yanarak kül olmuştur.

Başkan, artık yapılacak bir şey kalmadığını anlayınca adadan ayrılmaya karar verir. Ayrılmadan önce, anlatıcının sevgilisi Lara ile bir tartışma yaşarlar. Tartışma sırasında bakkalının konuşamayan oğlu başkana saldırarak üzerine atlar ve ikisi birlikte uçurumdan aşağı düşüp kayalara çarparak hayatlarını kaybederler. Olayın ardından adaya gelen askerler, ada halkını tutuklar. Sonunda doğa insanlarla olan savaşında galip gelen taraf olmuştur.

Son Ada - Zülfü Livaneli Karakterleri:

  • Anlatıcı: Hikayenin anlatıcısıdır. 36 numaralı evde yaşamakta olup içine kapanık ve çekingen bir karaktere sahiptir.
  • Lara: Anlatıcının sevgilsiidir. Anlatıcıya göre oldukça cesur ve hakkını her fırsatta savunan bir karaktere sahiptir.
  • Yazar: Anlatacının yakın arkadaşıdır. 7 numaralı evde oturmaktadır. Adadaki kötü gidişat için ada halkını uyarmaya çalışmıştır ancak başarılı olamamıştır.
  • Başkan: Eski devlet adamıdır. Emekli olduktan sonra sakin bir hayat geçirmek için adaya taşınmıştır. Adaya taşınmasının ardından adadaki düzeni değiştirmeye çalışmış ve bunun sonunda ada felakete sürüklenmiştir. Adadan ayrılacağı sırada bakkalın konuşamayan oğlu ile birlikte uçurumdan aşağı düşerek ölmüştür.
  • Martılar: Adanın gerçek sahipleridir. Zengin iş adamı adayı satın alıp yakın çevresini çağırmadan önce adanın tek hakimleridir. Başkanın adaya taşınmasından önce ada halkı ile uyum içerisinde yaşarken başkanın taşınmasıyla birlikte ada halkı tarafından yaşamları tehdit altına girmiştir.
  • Bakkalın Oğlu: Başkanın adadan ayrılırken ada halkı ile tartışması sırasında başkana doğru koşup çarparak başkan ile birlikte uçurumdan kayalıklara düşüp ölmüştür.

Bu özet ve inceleme, Zülfü Livaneli'nin "Son Ada" adlı kitabını okumayı düşünüyorsanız sizin için faydalı olabilir. Son Ada, insan arzularının doğal dengeyi nasıl bozabileceğini ve tehdit edebileceğini etkileyici bir dil ile işlemektedir. Bencillik ve yapılan yanlışlara ses çıkarmama ile felaketin kaçınılmaz olabileceğini okuyucularına anlatmaktadır.

Benzer İçerikler